TRAKYA ÜNİVERSİTESİNDEN BİZ HANGİ DÜNYADA YAŞIYORUZ KONFERANSI

Türkiye’nin yenileşme çabaları içerisinde önemli işlere imza atan ve Alevi Çalıştayları olmak üzere birçok önemli projede yer alan sosyolog yazar Dr. Necdet Subaşı, Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ev sahipliğinde “Biz Hangi Dünyada Yaşıyoruz” başlıklı bir konferans verdi. İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Genel Sekreteri Prof. Dr. Cevdet Kılıç, İl Müftüsü Emrullah Üzüm ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Trakya Üniversitesi İlim ve Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği konferans kapsamında bir konuşma yapan Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Fatih Yakar, Dr. Necdet Subaşı’nın önemli referansları ortaya koyan bir ilim ve düşünce adamı olduğunu ifade ederek, “Konferansın adı ‘Biz Nasıl Bir Dünyada Yaşıyoruz?’... Hocamız, biz dediğine göre, artık ben yok demek ki, topluluklar var. Hocamız çok engin bir bilgiye sahip. Bizi çok etkin noktalara götürecek. İnanıyorum ki bu konferanstan sonra zihnimizdeki puslar ve sisler dağılacak. Soğuk hava gibi olan ruhumuz ısınacak” dedi.
Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı ve Trakya Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Cevdet Kılıç, Dr. Necdet Subaşı’nı Trakya Üniversitesi’nde tekrar ağırlamaktan dolayı duyduğu memnuniyeti ifade ederek, Dr. Necdet Şubaşı’nın bir duruş, mütevazilik, alim ve arif örneği olduğunu söyledi. Dr. Necdet Subaşı’nın konuşmasının her saniyesinde önemli ufukların açılacağını belirten Prof. Dr. Kılıç “Her gün Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinde konuşmalar yapan konferanslar veren önemli bir ismi ağırlıyoruz. Necdet Hoca anlatılmaz yaşanır, sizin de yaşamanızı dilerim.” dedi.
Özgeçmişinin okunmasının ardından Trakya Üniversitesi’nde ikinci defa bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu, soğuk havaya rağmen salonu dolduran pırıl pırıl gençleri görünce kalbinin ısındığı ifade eden Dr. Necdet Subaşı “‘Biz hangi dünyada yaşıyoruz?’ sorusu hepimizin sorduğu ve cevabını aradığı bir soru. Bu sorunun basit cevapları var. Duruşumuza göre, kişiliğimize göre, entelektüel düzeyimize göre farklı cevaplar verebiliriz. Ben biraz da zaten sizin bildiğiniz bir cevabı tekrarlamak için buradayım. Dostlarımızla ilgili anlatacağımız ne kadar hikâye var diye düşünüyorum ve yeni dostlarımızla bu tür hikâyeler olmadığını görüyorum. Yeni dostlarımızla daha çok yazışmalar, mukaveleler, anlaşmalar, çıkar ortaklıkları… Her şeye rağmen bütün eksikliklerine ve yarım kalmışlıklarına rağmen eski dostluklar unutulmuyor. Biz hangi dünyada yaşıyoruz sorusu aslında Abdülkerim Sürüş’e ait bir kitabın ismi. Özellikle 80’lerin başında, oldukça yaratıcı ve kışkırtıcı sorular sorarak, bize yaşadığımız dünya ile ilgili temel birtakım problemleri sıralıyor. ‘Yaşadığınız yerden emin misiniz?’, ‘Siz hangi dünyanın ürünüsünüz?’, ‘Hangi dünyanın içinde yuvarlanıp gidiyorsunuz?’ gibi sizin eşik atlamanız için sorulan sorular bunlar. Siz her zaman rutin ve anlamlı bir hayatın içinde yaşarsınız ve bu süre içerisinde sizi kışkırtacak ve tahrik edecek sorular sorulmamıştır. Bu tür sorular size eşik atlatır. ‘Biz hangi dünyada yaşıyoruz?’ da aslında eleştirel bir soru. Yaşadığımız dünya ile ilgili düşünmeye, konuşmaya başladığımızda belli ki onu gözden geçirmeye başlamış ve konuyu masaya yatırmaya başlamışızdır.” diyerek soru sormanın önemine dikkat çekti.
Dr. Necdet Subaşı, insanlara eşik atlatan ve onları cevaplar aramanın peşine düşüren soruları tarihe damga vurmuş kişilerin küçük yaşlardan itibaren sorduğunu fakat maalesef günümüz dünyasında bu soruların belki 30’lu yaşlardan sonra sorulmaya başlanabileceğini ifade ederek “Bir gün sizin inandıklarınızı ağır bir şekilde eleştirecek birileri çıkacak karşınıza ve o gün ilk önce kendi bildiklerinizi alelacele gözden geçirerek okumaya başlayacaksınız. Daha sonra onun yetmediğini anlayacaksınız. İnsanların çoğu ise bu soruları atlatmayı seçer ama aslında bu sorular bize çağ atlatma niteliğinde önemli sorulardır. Ben size hem yaşadığımız dünyanın sıkı bir analizini yapmayı öneriyorum hem de bu gayreti sürdürenlere destek olma inancımı paylaşmak istiyorum.” dedi.
İnsanın peşinden gitmesi gereken soruların içsel dünya ile alakalı olduğunun altını çizen Dr. Necdet Subaşı “Manevi dünyada ise kocaman bir körleştirme operasyonunun parçası olduğumuzu söylemek istiyorum. İçinden geldiğimiz kültürün bizim tercihlerimizi etkilememesi mümkün değil. Bizim uzun bir soy zincirinden taşıdığımız huylarımız var. Günümüzde gelenek tartışmaları kör bir cesaretle sürdürülüyor ve bu çok tehlikeli bir durum. Geleneksiz hiçbir toplum yaşayamaz. Gelenek ise bizim yüzyıllar boyunca geliştirdiğimiz düşünce ve davranış şeklidir.” dedi.
Tüm bu gelenek tartışmalarından hareketle günceli ve küresel bilgiyi reddetmemek ve gölge mesafesinde takip etmek gerektiğini belirten Dr. Necdet Subaşı “Dahil olduğumuz inançlarımızın, tercihlerimizin, bağlı olduğumuz disiplinlerin büyük bir bölümü küresel bilgi akışı içerisinde bize geliyor. Medya ve sosyal medya iletişim ağları içerisinde bunlara ulaşabiliyoruz. Ama maalesef bu konuda medya ve sosyal medyayı etkin bir şekilde kullandığımız söylenemez. Büyük bir hevesle bunları kullanıyoruz ama ileride bunların nasıl bir insan yaratacağını kestirebilmiş değiliz.” dedi.
Dr. Necdet Subaşı “Eğer aile, genetik, tarih, muhit, mahalle vs. sıralanan konuları gözden geçirmeyi ve bunlarla ilişkileri masaya yatırmayı göze alırsak o zaman çevremizdeki tüm sorunlara karşı daha somut daha sıcak daha sonuç alınabilir bir heyecan duyabiliriz. Bunlar üzerine, ayaklarımızı bastığımız toprak üzerine, üstünde yüceldiğimiz tarih üzerine hiçbir emek vermeden Don Kişot’luk yaparak dünyaya hava atarsak maalesef durduğumuz yeri de duruşumuzu da kaybederiz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Hediye takdimlerinin ardından konferans son buldu.
Ek Resimler
Bu içerik 18.12.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 410 kez okundu.